To Top

O'NUN DAYATTIĞI

Hasta mıydı, yolunu mu kaybetmişti? Bir uyurgezer gibi, iradesiz gelmişti.O anda neler duyduğumu kimse tasarlayamaz. Acıya benzer bir şeydi duyduğum, enfes ve anlatılamaz. Hayır, yanılmamıştım. Aynı adamdı, aynı çocuktu. Hiçbir şaşkınlık göstermeden, tek söz söylemeden odama gelmişti. İlk karşılaşmamız böyle olacak diye hayal etmiştim hep. Sanki çok derin bir uykuya gömülmüştüm. Böyle bir rüya görebilmek için gerçekten de derin bir uykuya dalmış olmak gerekirdi ve o uykunun sessizliği, benim için ebedi bir hayatın işareti gibiydi,çünkü ezelde ve ebediyette konuşma yoktu. Belkide rüyadaydım. Benim gözümde bir adamdı o, insanüstü bir yaratık bir yandan da. Yüzü, hafızamdaki bütün yüzleri siliyor, yok ediyordu; büyülemişti beni. Onu seyretmekten titremeye başlamıştım, dizlerimin bağı çözüldü. Birden gözlerinde, onun o sonsuz güzel gözlerinde, bir gözyaşı selinde siyah elmaslar gibi yüzen ıslak, ışıl ışıl gözlerinde hayatımın bütün acı dolu macerasının kayıp gittiğini gördüm. Onun o koyu gözlerinde aradığım derin, ebedi geceyi buldum;o gecenin korkunç, büyülü karanlıklarına daldım. Derinlerdeki benliğimin güçlerini dışarıya çekiyor gibiydi bu karanlıklar. Ayaklarımın altındaki yer sarsılıyordu. Düşsem yıkılsam tarifsiz bir haz olurdu bu benim için. Durmuştu kalbim, soluk almıyor, soluğumun bir bulut ya da bir duman gibi uçup gitmesini umuyordum. Onun o mucizeli suskunluğu, aramıza camdan bir duvar dikmişti. Bu anda, bu satte, bu ebediyette boğuluyordum. Yorgun gözleri yavaş yavaş kapanıyordu. Bense boğulmaktan kılpayı kurtulmuş birine benziyordum, can çekişmenin dehşetinden sonra yine su yüzüne çıkmıştım. Titremeye başladım,ateş basmıştı, ondan titriyordum. Alnımdan boşanan teri ceketimin koluna yavaşça sildim.

BUKET AKBABA